21:15
22 Eylül 2024
Meltem Bölükbaşıoğlu Ve Elerman Danışmanlık’tan Sektörlere Değer Katacak İş Birliği
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
24.04.2025
Elerman Danışmanlık, yönetim ve finansal danışmanlık alanlarında uzmanlaşarak, sektör lideri firmaların sürdürülebilir büyüme ve operasyonel mükemmeliyet hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlıyor.
Meltem Bölükbaşıoğlu Ve Elerman Danışmanlık’tan Sektörlere Değer Katacak İş Birliği
Elerman Danışmanlık, yönetim ve finansal danışmanlık alanlarında uzmanlaşarak, sektör lideri firmaların sürdürülebilir büyüme ve operasyonel mükemmeliyet hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlıyor. Elerman Danışmanlık’ın kurucusu Ferda Elerman ile Santem’in uzun yıllar yöneticiliğini üstlenen ve başarılı bir şekilde satışını gerçekleştiren Meltem Bölükbaşıoğlu güçlerini birleştirdi. Bu güçlü işbirliği, havuz ve sauna sektörü başta olmak üzere, işletmelere stratejik ve operasyonel danışmanlık sunma noktasında önemli bir adım. Yeni iş birliğini ve şirketlere sunacakları hizmetleri konuştuğumuz Ferda Elerman ve Meltem Bölükbaşıoğlu, “Yönetimsel ve finansal danışmanlığı tek bir çatı altında toplayarak, şirketlerin gelecek stratejilerini daha sağlıklı ve güçlü bir zemine oturtmalarına katkı sağlıyoruz” dediler.
Üretimden tedarik zincirine, satış ve pazarlamadan operasyon yönetimine kadar havuz sektörünün tüm süreçlerine hâkim bir bakış açısıyla, şirketlerdeki sorunlara çözüm üretmeyi hedefliyoruz. Özellikle şirketlerinde “tarafsız bir göz” arayan hissedarlara, dışarıdan stratejik bir bakış açısı ve yol haritası sunmayı amaçlıyoruz.
Mali danışmanlık alanındaki uzun yıllara dayanan tecrübemi, yine yıllardır birlikte çalıştığım meslektaşlarımla Elerman Danışmanlık çatısı altında hayata geçirmiştim. Şimdi ise Meltem Hanım ile birlikte bu tecrübeyi, Yönetim Danışmanlığı alanına taşıyoruz.
Elerman Danışmanlık ve Meltem Bölükbaşıoğlu işbirliği ile gerçekleştirdiğimiz ilk röportajımız. Bu nedenle röportajımıza sizlerin bir araya gelerek, birlikte yönetim ve mali danışmanlık yapmaya başlamanızı konuşarak başlamak isteriz.
Ferda Elerman: Meltem Hanım ile baba tarafından akrabayız. Bir aile yemeğinde Elerman Danışmanlık’tan bahsederken, Meltem Hanım tecrübelerimizi birleştirip Havuz & Sauna sektörüne odaklanmayı teklif etti. İşte bu fikir, birlikte yola çıkmamıza vesile oldu.
Ben, mali danışmanlık alanındaki uzun yıllara dayanan tecrübemi, yine yıllardır birlikte çalıştığım meslektaşlarımla Elerman Danışmanlık çatısı altında hayata geçirmiştim. Şimdi ise Meltem Hanım ile birlikte bu tecrübeyi, Yönetim Danışmanlığı alanına taşıyoruz.
Meltem Hanım’ın yıllarca yönettiği ve başarılı bir şekilde devrini gerçekleştirdiği SANTEM A.Ş.’de edindiği sektör bilgisi ve deneyimi, bizim en büyük avantajımız. Üretimden tedarik zincirine, satış ve pazarlamadan operasyon yönetimine kadar havuz sektörünün tüm süreçlerine hâkim bir bakış açısıyla, şirketlerdeki sorunlara çözüm üretmeyi hedefliyoruz. Özellikle şirketlerinde “tarafsız bir göz” arayan hissedarlara, dışarıdan stratejik bir bakış açısı ve yol haritası sunmayı amaçlıyoruz.
“Güçlerimizi birleştirerek havuz ekipmanları ve inşaat malzemeleri sektöründeki işletmelere de operasyonel süreçlerde danışmanlık hizmetleri sunmaya başladık”
Elerman Danışmanlık’ı kurarken bu alandaki deneyim ve uzmanlıklarınız doğrultusunda firmanızı nasıl bir vizyonla inşa ettiniz? Elerman Danışmanlık’ın vizyonundan, misyonundan, hizmetlerinden ve danışmanlık sunduğu alanlardan bahseder misiniz?
Ferda Elerman: Bu soruya cevap verirken, öncelikle kariyerimi kısaca özetlemek isterim. İş hayatıma 1986 yılında, o dönemde dünyanın en büyük 8 muhasebe ve denetim firmasından biri olan Peat Marwick Mitchell’in İstanbul ofisinde başladım. Kariyerim boyunca mesleğimin üç farklı cephesinde görev yaptım. Bunlardan en uzun süresini ve esas uzmanlığımı oluşturan alan ise bağımsız denetim oldu.
BDO Türkiye’de toplam 15 yıl çalıştım ve bunun 10 yılında Audit Partner olarak görev yaptım. Burada kısa sürede ortak olmam belki dikkat çekebilir. Bunun sebebi ise kariyerimde erken yaşta edindiğim uluslararası deneyimlerdir. 1988 yılında, o dönem Türkiye temsilcisi Denet YMM olan firma, beni İngiltere KPMG’ye iki yıl süreyle, bedelli askerlik hizmetimi yerine getirmem ve uluslararası iş tecrübesi kazanmam için gönderdi. Bu dönemde Avustralyalı eşimle tanıştım ve 1990 yılında Sydney’e taşındım. Dört yıl Sydney’de bağımsız denetçi olarak çalıştım ve Avustralya’nın Serbest Muhasebeci Mali Müşavir unvanına denk gelen Certified Practicing Accountant (CPA) unvanını aldım.
1994 yılında Türkiye’ye döndüm ve 1998’e kadar Singer Dikiş Makineleri’nde Muhasebe & Raporlama Müdürü, ardından Delphi Packard Elektrik Sistemleri’nde Finans Direktör Yardımcısı olarak görev yaptım. Bu dört yıllık reel sektör deneyimi bana üretim işletmelerinde mali işler ile üretim planlama, satış & pazarlama ve satın alma & lojistik arasındaki koordinasyonun ne kadar kritik olduğunu gösterdi. Kariyerimin ikinci cephesini oluşturan bu deneyim, daha sonra iç denetim danışmanlığı ve bağımsız yönetim kurulu üyeliği tecrübemle birleşerek mesleki açıdan bana farklı bir bakış açısı kazandırdı.
1998 yılında yeniden Denet YMM’ye Kıdemli Müdür olarak döndüm ve 2002 yılında Audit Partner oldum. BDO Türkiye’de, bağımsız denetimin yanı sıra Kurumsal Finansman birimini kurarak, finansal due diligence, şirket değerleme ve şirket satın alma & satış danışmanlığı hizmetlerini başlattık. Bu kapsamda BDO Global referanslı birçok uluslararası projeye imza attık. 2012-2015 yılları arasında Deloitte’ta Audit Partner olarak çalıştıktan sonra, son 10 yıldır dört büyük üretim işletmesinde ve bir vakıf üniversitesinde iç denetim birimlerini kurdum, yönettim ve denetim komitesi başkanlığı yaptım. Aynı zamanda bu işletmelerde yönetim kurulu danışmanlığı görevlerinde bulundum.
Hâlâ Banvit A.Ş.’de bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev yapıyorum. Diğer işletmelerde ise yarı zamanlı olarak iç denetim süreçlerini yönettim. İç denetimi layıkıyla yapmak demek, o şirketin risk yönetimi süreçlerine değerli katkılar sağlamak demektir. Ben de son 10 yıldır bu yaklaşım ile çalışarak hem hissedarlara hem de icracı yöneticilere danışmanlık hizmeti sundum.
Sonuç olarak, Elerman Danışmanlık çatısı altında, bağımsız denetim dışındaki tüm uzmanlık alanlarımızı; uzun yıllardır birlikte çalıştığım Gülden ve Ela Hanım ile birlikte müşterilerimize sunuyoruz. Özellikle Kurumsal Finansman başlığı altında; şirket değerleme, yurt dışı stratejik ortaklıklara hazırlık süreçleri ve due diligence (Satıcı Durum Tespit Raporu) hazırlama gibi hizmetlere odaklanıyoruz. Ayrıca yurt dışında yatırım yapma ya da yabancı yatırımcılara şirket satışı konularında da danışmanlık sağlıyoruz. Meltem Hanım’ın aramıza katılmasıyla birlikte, tabiri caizse vites yükselttik ve Yönetim Danışmanlığı alanında özellikle Havuz Ekipmanları ve İnşaat Malzemeleri sektöründeki işletmelere operasyonel süreçlerde de danışmanlık hizmetleri sunmaya başladık.
“Yönetimsel ve finansal danışmanlığı tek bir çatı altında toplayarak, şirketlerin gelecek stratejilerini daha sağlıklı ve güçlü bir zemine oturtmalarına katkı sağlıyoruz”
Meltem Hanım’ın uzun yıllara dayanan girişimcilik ve hissedarlık tecrübesi ile sizin finansal danışmanlık, bağımsız denetim ve yönetim kurulu üyeliği alanlarındaki uzmanlığınız bir araya geldiğinde; şirketlerin kurumsal yönetimi, finansal sürdürülebilirliği ve operasyonel verimliliği açısından nasıl bir sinerji yaratmayı hedefliyorsunuz? Bu iş birliğinizin, özellikle büyüme ve dönüşüm sürecindeki şirketlere ne tür stratejik katkılar sağlayacağını düşünüyorsunuz?
Ferda Elerman: Meltem Hanım ile şöyle bir yaklaşım benimsedik: Şirketlerinde çeşitli sorunları çözmek, süreçlerini iyileştirmek veya sürdürülebilirliği artırmak isteyen işletmelere hem yönetimsel hem de finansal açıdan rehberlik edelim istedik. Bunun yanında, şirketlerine yeni ortaklar almak isteyen ya da mevcut ortaklığını devretmeyi planlayan hissedarlara da, şirketlerinin mali yapısının bu sürece uygun olup olmadığını objektif bir şekilde analiz edelim. Eğer eksikler ya da geliştirilmesi gereken alanlar varsa, onlara mali performanslarını nasıl iyileştirebileceklerine dair somut öneriler sunalım. Kısacası; yönetimsel ve finansal danışmanlığı tek bir çatı altında toplayarak, şirketlerin gelecek stratejilerini daha sağlıklı ve güçlü bir zemine oturtmalarına katkı sağlamak istiyoruz.
“Önüme çıkan sorunları çözmekle kalmayıp, gelecekte karşılaşabileceğim problemleri de düşünerek işime yaklaşmam hazırlık süreçlerimi her zaman iyi planlamamı sağladı”
Meltem Hanım, uzun yıllar yöneticiliğini üstlendiğiniz ve sektörde öncü markalardan biri olan Santem A.Ş.’nin satış sürecini başarıyla tamamlayarak, Havuz Ekipmanları sektöründe önemli bir ilki gerçekleştirdiniz. Bu süreçte edindiğiniz deneyimleri ve sektör perspektifinizi bizimle paylaşır mısınız? Şirket yönetimi, kurumsallaşma ve satış sürecine hazırlık açısından özellikle altını çizmek istediğiniz kritik noktalar nelerdir?
Meltem Bölükbaşıoğlu:
Santem A.Ş., sektörde satıp devrettiğim ilk firmam değil. Aslında, 2016 yılında MBK Teks. Tur. İnşaat ve Gıda San. Ltd. firmamın ve markam olan Turqart isminin haklarını ilk kez satışa sundum. MBK Ltd, daha çok havuz inşaatı, teknik servis ve bakım hizmetleri sunan bir firma olarak faaliyet gösteriyordu ve şu anda yeni sahipleri tarafından başarıyla benzer konularda faaliyetleriyle yönetilmektedir. Turqart markasını yeni sahipleri kendi firma ismi olarak kullanmaktadır. Bu markanın benim için çok özel bir yeri vardır. 2000’li yıllarda, Amerika’da yaşıyor ve çalışıyorken; yarı değerli takı tasarımı, üretimi ve satışında kullandığım bir markaydı. Hatta ilk Chicago Türk Festivalinde bu marka ile stand kiralamıştım ve yoğun ilgi görmüştü. Türkiye’ye döndükten sonra, atıl duruma düşen bu markamı sektörde başlayan faaliyetlerimde kullanmaya başladım. Sektörümüzde ilk firmasını satıp devreden ve hatta iki firmasını satıp devreden nadir kadın girişimcilerden biriyim. Bununla da gurur duyuyorum açıkçası; Bu gurura kavuşabilmemdeki en önemli unsurlardan biri önüme çıkan sorunları çözmekle kalmayıp, gelecekte karşılaşabileceğim problemler ne olabilir, nasıl sürdürülebilir bir iş ve kazanım yaratabilirim sorularını da eş zamanlı olarak düşünüp hareket ettim. Bu nedenle, hazırlık süreçlerimi hep önden çalıştım ve her zaman geleceği de planladım. Örneğin; günümüzde iş hayatımıza ve özel hayatımıza kaçınılmaz bir şekilde giren yapay zekanın bize katkılarını ve olası zararlarını gerçekten değerlendiriyor muyuz? Bu konuda neler yapılabilir, neler bizim için gerçekten imkânsız görünüyor? Geo-politik ve sosyo-ekonomik makro ölçeklerde, benim dünyam nerede, nasıl şekilleniyor? Kendimize özel, vakit ayırıp bu sorular üzerinde düşünme seansları yaratabiliyor muyuz?
Kişinin, hem kendi şahsının hem de firmasının varlıklarını korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak adına, en temel öncelikleri; sahip olduğu değerleri çok iyi tanıması, kendine samimi bir şekilde yaklaşması ve gerçekçi değerlendirmeler yapması olmalıdır.
Danışmanlık sürecinizin aşamaları nelerdir? İlk değerlendirme sürecinden itibaren müşterinin ihtiyaçlarını belirlemek için hangi analiz yöntemlerini kullanıyorsunuz? Sektörel verileri ve pazar analizlerini danışmanlık sürecinize nasıl entegre ediyorsunuz ve elde ettiğiniz bulgular doğrultusunda müşterileriniz için nasıl bir yol haritası oluşturuyorsunuz?
Meltem Bölükbaşıoğlu: Kişinin, hem kendi şahsının hem de firmasının varlıklarını korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak adına, en temel öncelikleri; sahip olduğu değerleri çok iyi tanıması, kendine samimi bir şekilde yaklaşması ve gerçekçi değerlendirmeler yapması olmalıdır. Bunun için, iş ve finans dünyasında geliştirilmiş olan kural ve esasları bilmek, ancak onları adeta bir terzi gibi, vücuda göre kesip biçerek uygulamak gerekir. Örneğin ekibimiz ekonomik düzeylerde çok kıymetli bilgileri derleyerek sizin önünüze koyabilir ve aslında nerede olduğunuzu tarafsız gözlerle görmenizi sağlayabilir. Genelde dikkate alınan ekonomik finansal rasyolar, sizin sektörünüzde veya firmanızın büyüklüğünde geçerli değerlendirmeler olamayabilir. Ayrıca, bazı varlıklar öyle bir boyuta ulaşmıştır ki yalnızca bu sebepten bile firmanız önemli bir değer taşıyabilir. Burada rakamsal boyutlar değil, daha çok firmanızdaki bazı olgular, bazı isim hakları, bazı müşteri tipleri, gibi pek çok parametreler değerlendirilecektir. Her kör satıcının bir kör alıcısı olduğu söylenir ve ne kadar da doğrudur, bunu sağlamak için uyumlu ortamı yaratmak ve geliştirmek büyük bir fark yaratacaktır. Bu uyumu ve gelişimi sağlamak, bizim konuya katkı sağladığımız alanlardan biri olacaktır. Yaratacağımız katma değer sadece eğitim ve tecrübemizden kaynaklanmayacaktır, bu işi genel olarak iyi yapmamızdan kaynaklanacaktır. En önemlisi ise, her zaman net, dürüst ve tarafsız bir yaklaşımı benimsememiz; ketümiyet ile hareket etmemiz güven odaklı ve öncelikli olarak kendi çıkarlarımızı öne koymadan duruma özel doğruyu yapmamızla başarılı olabilmemiz söz konusu olacaktır.
“İnşaat, havuz ve sauna sektöründeki tecrübemiz sayesinde firmaların istedikleri çözümleri en doğru ve ihtiyaca uygun şekilde sunabiliyoruz”
Servis alanlarınız arasında, özellikle şirketini satmak isteyen hissedarlara yönelik sunduğunuz “Satış Öncesi Hazırlıklar” raporları dikkatimizi çekti. Bu hizmet kapsamında, şirketin satışa hazırlanma sürecine yönelik hangi stratejik ve finansal analizleri sağlıyorsunuz? Özellikle, potansiyel alıcılar için değerleme, mali durum tespiti ve risk analizleri gibi alanlarda sunduğunuz rehberlik ile şirketlerin değerini artırma konusunda izlediğiniz yöntemler nelerdir? Bu sürecin başarıyla tamamlanabilmesi için kritik adımlar ve dikkat edilmesi gereken faktörler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Ferda Elerman: Satıcı Durum Tesbit Raporu (Vendor Due Diligence Report), şirketini satmak isteyen hissedarların talep ettiği bir rapor türüdür. Bir başka deyişle, Türkiye’de veya uluslararası piyasalarda ortaklık yapmak isteyen veya tamamen hisseleri devretmek isteyen sermayedarlar, firmalarının tomografisini çektirmek istediklerinde, bizim gibi firmalara gelirler. Bu noktada bizim Elerman Danışmanlık olarak özelliğimiz şudur: Meltem Hanım ile birlikte, özellikle inşaat ve havuz, sauna sektöründeki işletmelerin hem mali özelliklerini hem de operasyonel süreçlerini çok iyi biliyoruz.
Yalıtım sektörünün önde gelen şirketlerinden ODE Yalıtım A.Ş.’de, 2017 ile 2020 yılları arasında üç yıl süreyle yönetim kurulu danışmanlığı yaptım ve denetim komitesi başkanlığını üstlendim. Orhan Turan Bey ve ekibindeki yöneticilerden çok değerli dersler aldım ve umarım onlara da katkı sağlayabilmişimdir. Ayrıca, BDO Denet’teki audit partnerliği dönemimde, Çalık Grubu, Makyol İnşaat ve iştiraklerinin yıllarca bağımsız denetiminden sorumluydum. Bu sayede, inşaat sektörüne dair önemli bir tecrübe kazandım. Sonuç olarak, bize başvuran firmaların öncelikle satış, satın alma, üretim, mali işler ve diğer kritik süreçlerini inceleyecek ve hedefledikleri ortaklıklara hazır olup olmadıklarını rapor halinde sunacağız.
“UFRS danışmanlığı, en iddialı olduğumuz alanlardan biridir”
UFRS, ilke bazlı bir standart seti olduğu için sektörlere göre farklı yorumlamalar ve uygulamalar gerektirebiliyor. Elerman Danışmanlık olarak, üretim, finans, enerji veya teknoloji gibi farklı sektörlerde UFRS uygulamalarını hayata geçirirken nasıl bir yaklaşım benimsiyorsunuz? Sektöre özel muhasebe ve raporlama süreçlerine uyum sağlamak için geliştirdiğiniz çözümler nelerdir?
Ferda Elerman: UFRS danışmanlığı, iddialı olduğumuz alanlardan biridir çünkü uzun yıllar boyunca, bu standartların uygulandığı birçok şirketin denetimini gerçekleştirdik. Şöyle düşünün; herhangi bir şirketin bilançosu ve gelir tablosunda yer alan tüm varlık, borç, gelir ve giderlerin muhasebe ve raporlamasını belirleyen kırktan fazla standart bulunmaktadır ve bu standartların temel prensipleri genellikle benzer niteliktedir. Bunun yanı sıra, inşaat, canlı hayvanlar, finans gibi sektörlere ait şirketler için özel değerleme ilkeleri ve kayıtlama süreçleri mevcuttur. Biz, bahsettiğiniz sektörlerde ve başka birçok endüstride birçok şirketin bağımsız denetimini yaparak, müşterilerimizin UFRS standartlarını nasıl uyguladığını ya da uygulamadığını deneyimleme fırsatı bulduk. Gerektiğinde ise düzeltme kayıtları önererek, bu süreçlerde derin bir tecrübe kazandık.
Hisse değerleme sürecinizde, Uluslararası Değerleme Standartları’na uygun olarak birden fazla değerleme yöntemini uyguladığınızı belirtiyorsunuz. Kullanılan başlıca değerleme yöntemleri nelerdir? Sektörlere veya şirketin büyüklüğüne göre hangi yöntemleri tercih ediyorsunuz ve bu tercihi belirleyen en önemli faktörler nelerdir?
Ferda Elerman: İşletmelerin değerlemesinde en yaygın kullanılan üç yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki, İndirgenmiş Nakit Akışları (DCF) yöntemidir. Bu yöntem, şirketin gelecekteki performansını temel aldığı için oldukça güvenilir ve verilere dayalı bir yöntemdir. Ancak, bu yöntemde şirket yöneticilerinin tahminlerinin tutarlılığını değerlendirmek önemlidir. Aksi takdirde, hissedarların kendi varlıklarına dair yanlış kanaatler geliştirmesi talihsiz sonuçlar doğurabilir.
İkinci yaygın yöntem, bilançodaki varlıkların gerçeğe uygun değerlerinin ölçülmesidir. Bu yöntem, özellikle üretim işletmeleri veya sabit kıymetleri fazla olan şirketlerde oldukça isabetli sonuçlar verir.
Üçüncü yöntem ise, EBITDA (FAVÖK) çarpanı kullanılarak yapılan değerlemedir. İş dünyasında, hissedarlar için daha basit ve yaygın bir yöntemdir. Ancak, bu yöntemde çarpan katsayılarının her şirkete uygulanması, firmaların özel durumlarını göz önüne almadığı için eksik bir değerleme yapabilir. Diğer iki yöntem ise, şirketlerin özelliklerini mutlaka formüllere dahil ederek daha gerçekçi bir hisse değerlemesi yapılmasını sağlar.
Finansal due diligence hizmetlerinizin otomotiv, tekstil, perakende, inşaat, çimento, bilişim, turizm, liman işletmeciliği ve denizcilik gibi geniş bir sektör yelpazesine yayıldığını belirtiyorsunuz. Farklı sektörlerde yürütülen due diligence süreçlerinde en kritik farklar nelerdir? Hangi sektörlerde daha spesifik analizler yapılıyor ve bu sektörlerde sunduğunuz çözümler neler?
Ferda Elerman: Bir örnek vereyim: Otomotiv komponentleri üreten bir şirkette due diligence yapıyorsanız, ilk bakmanız gereken şey, bu şirketin tedarikçilerinin yansıttığı fiyat artışlarının ne kadarını OEM’lere (Original Equipment Manufacturer) yansıtıp, kâr marjını zaman içinde koruyup korumadığıdır. İnanın, sadece bunu incelemek bile yeterlidir.
Finansal durum tespitinde ise, şirketlerin satış kanalları, satış fiyatı elastikiyetleri, maliyet yapıları, hammadde bağımlılıkları, insan kaynağı zenginlikleri, sabit kıymetler ya da patent ve marka gücü gibi unsurlar ön plana çıkar. Her şirket için bu noktaların detaylı bir şekilde incelenmesi gerekir.
Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek isterim; denetim raporlarıyla doğrudan ilişkisi olmasa da, birçok iş insanı hâlâ due diligence ile bağımsız denetim süreçlerini birbirine karıştırmaktadır. Ancak, due diligence raporu, mali tabloların doğruluğuna dair herhangi bir güvence vermez. Yani, elinizde çok iyi hazırlanmış bir due diligence raporu olabilir, fakat eğer mali bilgiler eksik veya yanlışsa, yapılan tüm analizler yanıltıcı olacaktır.
“İş insanlarına tavsiyem, eğer AR-GE’ye yatırım yapamıyorlarsa, şirketteki personeli, tüm iş süreçlerine dair yenilikçi fikirler üretmeleri için teşvik etsinler”
Danışmanlık verdiğiniz sektörlerde dinamikler sürekli değişiyor ve yeni trendler ortaya çıkıyor. Son yıllarda sektörlerinizde gözlemlediğiniz en büyük dönüşümler neler oldu? 2025 ve sonrasında bu alanlarda hangi trendlerin ön plana çıkmasını bekliyorsunuz? Özellikle dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve yenilikçi iş modelleri gibi kavramlar, danışmanlık süreçlerinizi nasıl etkiliyor ve hizmetlerinize nasıl yön veriyor?
Ferda Elerman: Türkiye’de büyük ölçekli şirketlerin iş süreçlerini iyileştirmek adına yazılım ve donanıma yatırım yaptığını gözlemliyorum ve bu gerçekten çok iyi bir gelişme. 2025 yılında şirketlerin yapay zekayı iş süreçlerinde nasıl kullanacaklarını merak ediyorum. Örneğin, satış fiyatlarını yapay zekâ kullanarak sürekli optimize etmeyi planlayan şirketler olduğunu biliyorum.
“Sürdürülebilirlik” çok yönlü bir kavram. Özellikle ihracatçı şirketlerimizin, doğayı kirletmeden üretim yaptıklarını kanıtlamaları gerekecek. Ancak bence ülkemizde yüksek enflasyonun yarattığı ekonomik tahribat, şirketlerin sürekliliğini tehdit ediyor.
Yenilikçi iş modellerine gelince, bu konuda iş insanlarına bir tavsiyem var: Eğer AR-GE’ye bir kuruş bile ayıramıyorsanız, şirketinizdeki personeli, tüm iş süreçlerinize dair yenilikçi fikirler üretmeye teşvik edin. Maddi ödüller ortaya koyun. Mutlaka karşılığını alırsınız, hem de personelinizi motive etmiş olursunuz.
Meltem Bölükbaşıoğlu
Elerman Danışmanlık
Ferda Elerman
Gelişmelerden Haberdar Ol...
haber detay bültenimize abone olun kısa açıklama alanıdır
Popüler İçerikler
İzocam, Solar Panel Uyumlu Çatı Sandviç Panelleri Sayesinde Maksimum Enerji Verimliliği Sunacak
“Çatı ve Cepheler, Yapıların Konfor Şartlarını Belirlediği İçin Detay Çözümleri Önem Taşıyor”
Mimar Köşesi
Tümüyle Sürdürülebilir Bir Endüstri Yapısı: Heg Gıda Balıkesir Kampüsü
"BIM4Turkey, İnşaat Sektörünün Dijital Dönüşüm Yol Haritasını Çiziyor"
Ürün Tanıtımları
E.C.A. Serel, Mat Renkli Ürünleri ile Banyolara Şıklık Katıyor
Ravago Bina Çözümleri İnovatif Ürünleri ve Yeni Yatırımlarıyla Liderler Zirvesinde
“BIM’e Tam Anlamıyla Geçiş İçin Ciddi Bir Sürece ve Bilince İhtiyaç Duyuluyor”
Benzer İçerikler
Yeşim Kozanlı Mimarlık’tan Çağdaş Tasarım Ve Konforun Buluşma Noktası: Elıte World Kuşadası
Yeşim Kozanlı Mimarlık imzalı Elite World Kuşadası, çağdaş ve zarif tasarımıyla ayrıcalıklı bir konaklama sunuyor.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
24/04/2025
Jw Marrıott Hotel İstanbul Marmara Sea’de Lüks Ve Huzurun Buluştuğu Spa Deneyimi
İstanbul’un Ataköy sahilinde yer alan JW Marriott Hotel İstanbul Marmara Sea, lüks ve huzurun mükemmel uyumunu sunan La Vallée SPA alanıyla misafirlerine benzersiz bir wellness deneyimi yaşatıyor.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
24/04/2025
Ode Yalıtım’dan 40. Yılına Özel “40vd²K” Vizyonu
Yapı ve teknik yalıtım alanının öncülerinden olan ODE Yalıtım, 40. yılını “40VD²K” vizyonu ile karşıladı.
Yazar: Eda GEDİKOĞLU
24/04/2025