Gelişmelerden Haberdar Ol...

Mimarlıkta ‘Değer’ Kavramı Yeniden Tanımlanıyor

Yazar: Eda GEDİKOĞLU

01.12.2025

Son yıllarda mimarlık alanında belirgin bir dönüşüm yaşanıyor. Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul’a göre yapı üretiminde artık nicelikten çok, mimarinin insan yaşamına ve çevreye kattığı değer ön plana çıkıyor. Mimarlık, artık yalnızca fiziksel mekân üretimi değil; insan, çevre ve zaman arasında kurulan çok katmanlı bir denge pratiği olarak tanımlanıyor.

Son yıllarda mimarlık alanında belirgin bir dönüşüm yaşanıyor. Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul’a göre yapı üretiminde artık nicelikten çok, mimarinin insan yaşamına ve çevreye kattığı değer ön plana çıkıyor. Mimarlık, artık yalnızca fiziksel mekân üretimi değil; insan, çevre ve zaman arasında kurulan çok katmanlı bir denge pratiği olarak tanımlanıyor. Bu anlayış, yapıları birer nesne olmaktan çıkararak; yaşama, kente ve doğaya dokunan, sürdürülebilir bir bütünün parçası haline getiriyor. Aura Design Studio, Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul, bu yaklaşımı şöyle anlatıyor: “Bizim için her yapı, yalnızca kendi sınırları içinde değerlendirilen bir obje değil; bulunduğu çevreye, topluma ve doğaya katkı sunan bir organizma.”

Kullanıcı deneyimi artık mimarlığın merkezinde yer alıyor. Mekânın içinde nasıl hareket ettiğimiz, ışıkla nasıl temas kurduğumuz, bir yapının içinde duygularımızın nasıl şekillendiği... Tüm bu unsurlar, mimarlığı yalnızca gözle görülen bir sanat olmaktan çıkararak, insanla kurduğu görünmez ilişki üzerinden değer kazandırıyor.

Aura Design Studio Kurucusu Mimar Filiz Cingi Yurdakul,mimarlık alanında yaşanan dönüşümü şöyle anlatıyor:

“Bizim için sürdürülebilirlik sadece çevreyle ilgili bir kavram değil. İnsan ve mekân arasındaki ilişki de sürdürülebilir olmalı. Bir yapı, kullanıcıya uzun vadede iyi hissettirmiyorsa, o tasarım tam anlamıyla sürdürülebilir değildir. Aura Design Studio’nun projelerinde bu görünmez katmanlar, tasarımın temel verileri arasında yer alıyor. Her yapı, insana dokunan bir deneyim alanı olarak kurgulanıyor. Bizim için her yapı, yalnızca kendi sınırları içinde değerlendirilen bir obje değil; bulunduğu çevreye, topluma ve doğaya katkı sunan bir organizma. Her proje, parçası olduğu bütüne nasıl bir değer katabileceği sorusuyla başlar. Mimarlık artık bütünsel bir değer üretimi pratiği. En temelde ise insan için, çevre için, şehir için ve gelecek için değer yaratma sorumluluğudur” ifadelerini kullandı.

Mimarlıkta ‘Değer’ Kavramı Üzerine

Mimarlıkta “değer” kavramı çoğu zaman ekonomik bir çerçevede ele alınsa da aslında çok katmanlıdır:

İnsana değer: Mekânın davranışlarımızı, duygularımızı ve günlük hayatla kurduğumuz ilişkiyi nasıl dönüştürdüğü.

Çevreye değer: Yapının ekosistemle uyumu, kaynakları kullanma biçimi, karbon ayak izi ve gelecek kuşaklara devrettiği yük veya iyilik.

Kente değer: Yapının bulunduğu yerde oluşturduğu kimlik, akış, hafıza ve kolektif kullanım biçimleri.

Zamana değer: Yapının dayanıklılığı, dönüşebilirliği, yaş aldıkça ürettiği yeni anlamlar.

Bu nedenle mimari tasarım süreci artık sadece bir estetik kararlar dizisi değil; insanı, çevreyi ve zamanın ritmini birlikte düşünme pratiği haline geliyor.

Filiz Cingi Yurdakul

Gelişmelerden Haberdar Ol...

haber detay bültenimize abone olun kısa açıklama alanıdır