Türkiye, büyük deprem tehlikesi ve riskiyle karşı karşıya bir ülke. Son meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen depremlerin yıkımlarını da göz önünde bulundurduğumuzda bilinçli üretim, doğru uygulamalar, yönetmelikler ve denetim, dünyada geçerli teknolojiler desek nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

Ne yazık ki; tesellisi güç, derin acılar ve büyük kayıplar yaşadık. 50 binden fazla vatandaşımızı kaybetmemize sebep olan depremler, fay hattında bulunan şehirlerimizde riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğunu bizlere tekrar hatırlattı. 6 Şubat depremleri ilk etapta yaklaşık 650 bin kalıcı konut ihtiyacını da ortaya çıkardı.

İnşaatına başlanan söz konusu 650 bin konutun yapımı için gerekli olan malzeme desteği, kategori bazında yıllık üretimimizin yüzde 5 ile 25 arasında bir miktara denk geliyor. İnşaat malzemesi sanayimiz hem ülkemizdeki kentsel dönüşümü hem de deprem bölgesinin yeniden imarında ihtiyaç duyulan malzemeleri, tüm kategorilerde hem kapasite hem de nitelik açısından üretebileceğini kanıtlamış durumdadır. Burada kritik olan faktör malzeme cinsi, miktarı ve teslim planının koordinasyonun sağlıklı bir şekilde yapılması.

Ülkemizin bir deprem bölgesi olduğu bilinciyle hareket etmemiz ve depremlere karşı hazırlıklarımızın tam olması şart. Depremler içinde bulunduğumuz coğrafyanın bir gerçeği. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de depremler olmaya devam edecek. Dolayısıyla depremin nerede ve ne büyüklükte olacağını tartışırken depremle birlikte yaşamayı öğrenmek için öncelikle deprem bilinci oluşturulmasına odaklanmamız ve depremin yıkıcı etkisini azaltmamız gerekiyor. 

“Deprem konusunda geleceğe yönelik alacağımız önemli derslerden biri de malzemelerin doğru kullanımı ve belgeli yolculuğunun otoritelerce takip edilmesi gerekliliğidir”

Deprem kuşağında yer alan ülkemizde riski depremin değil, güvensiz yapıların oluşturduğu bilincini savunan Türkiye İMSAD için bu noktada depreme dayanıklı sürdürülebilir yapılar, inovatif ve nitelikli yapı malzemelerinin önemi nedir?

Son depremler bize doğru malzemenin doğru yerde doğru proje ile ve doğru ellerde yapıldığından ve belgeli malzemelerin belgeli yolculuğundan emin olmamızın önemini hatırlattı. Malzemenin üretimi, kalitesi kadar proje alanındaki uygulaması da ürünlerin verimliliğini etkiler. İnşaatlarda, yetkin ellerde ve projenin özelliklerine göre doğru şekilde seçilen ürünler, şartlarına uygun olarak kullanılmalıdır. Doğru malzeme, doğru uygulamalar binaları güçlü kılar. Deprem konusunda geleceğe yönelik alacağımız önemli derslerden biri de malzemelerin doğru kullanımı ve belgeli yolculuğunun otoritelerce takip edilmesi gerekliliğidir.

“Kentsel dönüşüm projelerinin sürdürülebilirlik odaklı olması da büyük önem taşıyor”

Yeni kentsel dönüşüm seferberliği güvenli, konforlu, çevreye duyarlı, enerji verimli yapılaşma için büyük önem taşıyor. Devam eden kentsel dönüşüm sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şehirlerimizde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm süreçlerinde dikkat edilmesi gereken birçok kritik nokta bulunuyor. Başta dönüşüm sürecindeki planlama, çevre düzenlemesi, altyapı ve atık yönetimi gibi unsurların iyi bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, kentsel dönüşüm projelerinin sürdürülebilirlik odaklı olması da büyük önem taşıyor. Yeşil alanların korunması, enerji verimliliği ve çevre dostu binalar gibi unsurların göz önünde bulundurulması, şehirlerimizin geleceği için kritik bir rol oynuyor. 

Özellikle büyükşehirlerimizde gerçekleşecek kentsel dönüşüm, sadece yapısal değişiklikleri değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik dinamikleri de etkileyecektir. Bu nedenle sürecin baştan sona çok iyi yönetilmesi gerekiyor.

“Deprem konusunda topyekûn bir seferberliğe ihtiyacımız var”

Deprem güvenliği konusunda Türkiye’de nasıl çalışmalar yürütülmeli? Bu noktada değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

Deprem güvenliği bilincimizin gelişimini orta ve uzun vadeli kalıcı tedbirler için önemli görüyoruz. İhtiyaç yoksa mücadele olmaz. İz bırakacak plan ve programları hayata geçirmeliyiz. Aynı acıları tekrar yaşamamak için iyi bir plan ve kararlılıkla, farkındalık ve bilinç oluşturarak değişimi tabandan başlatmalıyız. Ancak bu koşullar çerçevesinde çağdaş yaşam koşullarına uygun konforlu ve güvenli yapılara sahip olabiliriz. Bu noktada hem sektörümüzün bileşenleri hem de kamu kuruluşlarımızla çalışmalar yürütüyoruz. 

Türkiye İMSAD olarak geçmişten bu yana sektörü aydınlatmak adına deprem hakkında birçok çalışma yaparak raporlar yayımladık. Biliyoruz ki bu tarz çalışmalar bugünden yarına uygulanacak çözümler değil. Deprem konusunda topyekûn bir seferberliğe ihtiyacımız var. 

Biz Türkiye İMSAD olarak bu yıl 11’incisini gerçekleştireceğimiz Uluslararası İnşaatta Kalite Zirvesi’nde, sektörün tüm tarafları ile bir araya geleceğiz. Bu yıl temamız deprem olacak. Yaşadığımız acılar henüz tazeyken ve bu konunun gündemimizden uzaklaşmasına izin vermeden sektör paydaşları ile bu noktada atılacak adımları masaya yatıracak olmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. 

Ayrıca 2013 yılında yayımladığımız “Güvenli Yapılar Yol Haritası”nı revize ederek yeniden sektörle buluşturacağız. Bu çalışmamız hem sektördeki çalışmalara yön verecek hem de adeta bir başucu rehberi olacak. 

Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?

Değişim ve dönüşümün olduğu dönemlerde ülkemizin büyük fırsatlar yakalamaya muktedir olduğuna inanıyoruz. 

Türkiye İMSAD olarak, gündemimizde olan sürdürülebilirlik, enerji verimliliği dijitalleşme, BIM, kentsel dönüşüm, kentsel ve endüstriyel yenileme gibi önemli başlıklara yönelik çalışmalarımıza 2024 yılında da yoğun bir şekilde devam edeceğiz.